Muğla 1 Şubesi

Tonbul'dan DW Türkçe'ye "Güvenlik Soruşturmaları" Açıklaması

Tonbul'dan DW Türkçe'ye "Güvenlik Soruşturmaları" Açıklaması


18.07.18, Çarşamba

Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul, Deutsche Welle'nin (DW Türkçe) sorularını yanıtladı.

 

Deutsche Welle'nin (DW Türkçe) kendisine yönelttiği soruları yanıtlayan Memur-Sen Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul, "Güvenlik Soruşturmaları"na ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Güvenlik soruşturmasının, hem mevzuat hem de uygulama bakımından 15 Temmuz’dan sonra ya da OHAL sürecinde hayata geçirilmiş değil, öncesinde de var olan bir uygulama olduğunu belirten Tonbul, "Mevcut üyelerimizden ya da göreve başlamak için hakkındaki güvenlik soruşturmasını bekleyen potansiyel üyelerimizden haklarında güvenlik soruşturması yapılması yönüyle bize ulaşan bir şikayet ya da rahatsızlık söz konusu değil. Zira, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faili konumundaki FETÖ’nün, bu darbeye teşebbüsünde sadece silahlı kuvvetler, istihbarat ve emniyet teşkilatı bünyesindeki değil diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki mensuplarını da kullandığı ve devlet kurumlarında bu amaçla açık ve zımni yapılanmalar gerçekleştirdiği 15 Temmuz’da ve sonrasında ortaya çıkan bilgi ve belgelerle birlikte bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır" dedi.

Genel Başkan Yardımcısı Hacı Bayram Tonbul'un DW Türkçe muhabirinin sorularına verdiği yanıtlar:

1-Güvenlik soruşturmalarıyla ilgili olarak bugüne dek üyelerinizden şikayet geldi mi?

Güvenlik soruşturması, hem mevzuat hem de uygulama bakımından 15 Temmuz’dan sonra ya da OHAL sürecinde hayata geçirilmiş değil. Öncesinde de var olan bir uygulama.

15 Temmuz’da Fetulahçı Terör Örgütü’nün milletin iradesini vesayet altına almaya, devlet idaresi üzerinde cunta kurmaya ve çok daha ötesi ülkeyi bir bütün olarak işgale hazır hale getirmeye dönük hain ve terörist darbe teşebbüsü, güvenlik soruşturmalarında daha hassas davranılması yönünde bir reflekse neden olurken, hakkında güvenlik soruşturması yapılacak kamu görevlilerine ilişkin kapsamın genişletilmesine dair de haklı bir gerekçe üretti.

Bu yönüyle, 15 Temmuz öncesinde belirli görevler, unvanlar ya da kurumlarla ilişkili kamu görevlileri için gerçekleştirilen güvenlik soruşturması; 15 Temmuz’un tekrarının yaşanmaması ve darbe teşebbüsünün kamu yönetiminde ürettiği hasarın hızla onarılması noktasında ilan edilen OHAL kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname’lerle bütün kamu görevlileri açısından göreve başlamak açısından zorunlu bir uygulamaya dönüştü. Diğer taraftan, FETÖ ya da diğer terör örgütleriyle ilgisi, ilişkisi, irtibat ya da iltisakı olup olmadığı noktasında görevde olan kamu görevlileri açısından da güvenlik soruşturması yapılması yönünde bir süreç işletildi.

Bu çerçeve üzerinden bakarak soruyu cevaplamak gerekirse; mevcut üyelerimizden ya da göreve başlamak için hakkındaki güvenlik soruşturmasını bekleyen potansiyel üyelerimizden haklarında güvenlik soruşturması yapılması yönüyle bize ulaşan bir şikayet ya da rahatsızlık söz konusu değil. Zira, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faili konumundaki FETÖ’nün, bu darbeye teşebbüsünde sadece silahlı kuvvetler, istihbarat ve emniyet teşkilatı bünyesindeki değil diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki mensuplarını da kullandığı ve devlet kurumlarında bu amaçla açık ve zımni yapılanmalar gerçekleştirdiği 15 Temmuz’da ve sonrasında ortaya çıkan bilgi ve belgelerle birlikte bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. 

Bu bağlamda, kamu görevlisi sıfatıyla devletin emrinde ve milletin hizmetinde olması gerekirken terör örgütü liderinin emrinde ve FETÖ’nün hizmetinde bir kamu görevlisi kitlesinin varlığı; kamu görevini yürütenler noktasında göreve dair ehliyetin yanında millete aidiyetin ve devlete sadakatin de kamu hizmetine alınmada bir veri olarak kullanılmasını hem gerekli hem de makul/makbul görmeyi gerektirmiştir. Benzer şekilde fiilen görevde olan kamu görevlilerinin FETÖ başta olmak üzere terör örgütü olarak tanımlanan yapı ve örgütlerle bağının olup olmadığına ilişkin sorgulamanın yapılması da, devlete bakan yönüyle görev millete bakan yönüyle haklı bir talep olarak ortaya çıkmıştır.

Bu çerçevede, güvenlik soruşturmasının kamu hizmetine alınma ve kamu hizmetinde kalma noktasında verilecek kararı etkileyecek/belirleyecek verileri toplama/değerlendirme işlemi olarak varlığına ilişkin bir şikayet söz konusu değil. Fakat, güvenlik soruşturması iş ve işlem sürecinin yavaş işlemesi, atanma tarihi ile göreve başlama tarihi arasında altı aydan uzun süreler oluşmaya başlaması, güvenlik soruşturması sonucu kapsamında hakkında işlem tesis edilerek göreve başlatılmayan ya da görevine son verilen kamu görevlisi adayları ile üyelerimiz dahil mevcut kamu görevlilerince bize iletilen şikayetler elbette var. Güvenlik soruşturmasıyla oluşan kanaate ve buna dayalı karara bağlı olarak olumsuzluk yaşayanlar tarafından bize iletilen şikayetler söz konusu oldu, oluyor. Bir bölümünde, hakkında varılan kanaatin oluşmasına kaynaklık eden verilerin, beyan ve değerlendirmelerin kişisel husumetten, kin ve garezden, hatta nispet ve rekabetten kaynaklandığını dile getiren üyelerimiz elbette oldu. Herhangi bir bağı olmadığı halde kurum içi yanlı(ş) değerlendirmelerle, sosyal çevreden edinilen hata/kasıt içeren bilgilerle FETÖ ya da başkaca terör örgütleriyle ilişkilendirilen ve buna dayalı olarak da göreve başlatılmayan, görevine son verilen üyelerimiz oldu. Haklı olarak bu üyelerimizin şikayetleri oldu. Biz bu noktada, FETÖ ya da diğer terör örgütleriyle bağı olanların kamudan tasfiyesi, kamuya alınmaması noktasındaki iş ve işlemlerin mağdur üretmemesi noktasında hassas olunmasını, masumların mağdur yapılmaması ile terör örgütleriyle ilişkili olanların kamu hizmetinde kalmaması iradesinin aynı anda hayata geçirilmesi talebimizi ve buna dair tekliflerimizi hem kamuoyuna hem de ilgili/yetkili kurumlara ilettik.

Bugün itibariyle, 15 Temmuz sonrası ilk dönemde oluşan şikayet yoğunluğu artık söz konusu değil. OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun kurulması, KHK düzenlemelerinde göreve iade kararlarına yer verilmesi gibi süreçlerin hayata geçirilmesiyle birlikte güvenlik soruşturmasına dayalı hakkında işlem yapılanlar yönüyle şikayetler asgari seviyededir. Fakat, soruşturma süresinin belirsizliği kanaati uyandıran güvenlik soruşturmasının çok uzun bir zaman diliminde gerçekleşmesi hem ilgililerin kamu hizmetine geç başlamasına hem de bu süreçte hakkında başta yakın çevresi olmak üzere toplumda olumsuz kanaat beyanında bulunmasına gerekçe oluşturuyor. Hali hazırda bu konudaki şikayetler, büyük oranda varlığını koruyor.

2-Soruşturmaların gerekliliği ve yürütülen süreç açısından Memur-Sen’in duruşu ve görüşü nedir?

Kamuya hizmet etme noktasında hak ve yetki sahibi olacak, görev ve sorumluluk üstleneceklerin sahip olacağı unvanla, yürüteceği görevle ve ilişkileneceği kurumla ehliyet noktasında uyumlu olması, yeterlik şartlarını taşıması hem doğal hem de yasal bir zorunluluktur.

Fakat, kamu hizmetini yükleneceğiniz devletin ve milletin, yakın bir tarihte egemenliğine, kamu yönetimine yönelik ağır bir saldırıla maruz kaldığı, bu saldırının da kamu kurum ve kuruluşlarında ağırlıkla bağlı oldukları yapıyı gizleyerek konuşlanan kamu görevlilerinin katılımı ve katkısıyla gerçekleştiği dikkate alındığında, sadece ehliyet üzerinden yapılacak bir değerlendirmeyle kamu hizmetine girmek, kamu görevlisi ya da kamu yöneticisi olmak hakkına/imkanına sahip olunması elbette riske ve tehlikeye açık davet olur.

Kamu hizmeti alanının, kamu yönetimi aparatının ve kamu personeli kitlesinin ehliyet yanında millete aidiyet ve devlete sadakat noktasında da uygunluk değerlendirmesini içeren bir çerçeveyle şekillendirilmesi gerekir. Bu anlamda, kamu hizmetine girmek isteyenlerin, kamu yöneticisi olarak görevlendirilecekler ile sahip olduğu görev ve yetkiler bakımından hassas niteliğe sahip kurum ve kuruluşlarda görev alacak kamu görevlilerinin güvenlik soruşturmasına tabi tutulmasını yanlış bulmuyoruz. Toplumun ortak iradesinin ürünü olan, birliğin, beraberliğin koruyucusu devletin bekası ve egemenliğin sahibi milletin vesayetten korunması noktasında asli sorumlu konumda bulunan kamu kurum ve kuruluşlarının ve personelinin, devlete sadakat ve milletin iradesine itaat noktasında tereddütsüz konumda olması gerekir. Nasıl ki, bir girişimci birlikte çalışacağı insanların sadece mesleki yetkinliklerini ve vizyonunu değil kişisel özgeçmişini ve kendisine sadık olma iradesini sorguluyorsa, devletin de çok daha geniş bir perspektifle bunu sorgulaması, soruşturması ve araştırması gerekir. Bu anlamda, güvenlik soruşturması uygulamasının varlığını, bu soruşturmanın göreve başlama ve göreve devam etme noktasında bir veri olarak kullanılmasını genel bir bakışla hem hukuka hem toplumsal beklentiye uygun buluyoruz.

Bununla birlikte, güvenlik soruşturmasının yapılma şekli, verilerin elde edilmesi yöntemi, soruşturma kapsamındaki kanaat ve beyanların başkaca bir teyit işlemi yapılmaksızın karara esas alınması, hakkında güvenlik soruşturmasına bağlı olarak olumsuz işlem tesis edilen kişilere kendini ifade etme, gerektiğinde kanaat ve karara itiraz etme imkan ve haklarından yoksun olması gibi hususlar, güvenlik soruşturmasının fiili uygulamasına yönelik eleştirilerimizin içinde yer alıyor.

Diğer taraftan, güvenlik soruşturmasının belgeye, bilgiye, beyana, kanaate hatta tahmine dayanan farklı veriler üzerinden bir sonuç raporuna sahip olduğu gerçeği karşısında; güvenlik soruşturmasını yürüten personelin, kanaatine, beyanına başvurulan kişilerin güvenirliği konusunda da vasatı aşan bir güvenin/güvencenin oluşturulması gerekiyor. Somutlaştırırsak, hakkında güvenlik soruşturması yapılan kişinin terör örgütleriyle ve uzantılı birimleriyle temasının olup olmadığına yönelik güvenlik soruşturmasını yürüten personelin, bu kapsamda bilgisine, beyanına değer atfedilen kişilerin bu türden örgütlerle bağlantısı olup olmadığının, ilgili kişiye yönelik bir garezinin, husumetinin, hatta rekabet ve nispetinin olup olmadığının da kesin bir biçimde ortaya konması gerekir. Farklı görüş, fikir, kanaat ve beyanların bir güvenlik soruşturması süreci sonunda düzenlenecek güvenli soruşturması raporu, hangileri esas alınarak oluşturulacak ya da karar verici kimlik ya da birim hangi veriyi odak bilgi olarak kabul edecek. Bu noktada, gerek konuyla ilgili Yönetmelikte gerekse fiili işlem süreçlerine yön veren idari talimatlarda çok net çizgiler çizilebilmiş değil. Bu nedenle, güvenlik soruşturmasının sonucunda ilgili hakkında olumsuz bir kanaat ve buna dayalı bir olumsuz bir karar verilmişse, bunun mutlaka ilgiliye tebliği gerekiyor. Ne tür bir belge, bilgi, kanaat ve beyanla hakkında olumsuz kanaat verildiğinin bilgisine sunulması ve itiraz mahiyetindeki karşı beyanlarının hatta idari yargıya başvurma hakkının, savunma hakkı kapsamında ilgilisine sunulması gerekiyor.

Bu genel hatları ifade ettikten sonra Memur-Sen olarak; güvenlik soruşturmasının kamu hizmetine alınma sürecinde millete aidiyet ve devlete sadakat noktasında kişiye dönük bir değerlendirme verisi oluşturmak yönüyle önemli ve gerekli olduğunu düşünüyoruz. Fakat, soruşturmanın süresinin, soruşturmanın bilgi, belge, beyan ve kanaat edinme/toplama evresinin her aşamasında; bu işlemleri yürüten personelin her tür kişisel bakıştan arınmasını sağlayacak şekilde eğitilmesi ve yönlendirilmesi, bu iş ve işlemlere bilgi ve kanaatleriyle katkı ve katılım sağlayan kişilerin de yanlış, hatalı, keyfi, kin, husumet ve garez amaçlı bilgi paylaşımlarında bulunmasının önüne geçilmesine yönelik yaptırımlara ilgili mevzuatta yer verilmesi, çapraz teyitleşmeye imkan sağlayacak kurguların güvenlik soruşturması sürecine eklenmesi gerekiyor.

Diğer taraftan, konuyla ilgili en önemli hususlardan biri, güvenlik soruşturmasının kişi açısından hangi durumda ve ne şekilde aleniyet vasfını kazanacağı hususudur. Güvenlik soruşturmasına bağlı olarak görevebaşlatılmayan ya da kamu görevinden ihraç edilenlere, içeriği ve gerekçesi açıkça paylaşılmasa dahi hakkındaki güvenlik soruşturması nedeniyle kamu hizmetine alınmadığı ya da kamu görevinden ihraç edildiği en kısa sürede ve tereddüde yerv ermeyecek biçimde bildirilmeli, yargı yoluna başvururak kendisi hakkında verilen kararın ve buna gerekçe oluşturan kanaatin yersizliğini ya da haksızlığını iddia ve savunmasına imkan verilmelidir.